Cemal Gürsel Cad. Nevister Apt. No:258 Kat:3 
Karşıyaka / İzmir
Pazartesi - Pazar 11:00 - 19:00

Gençliği Anlamak

Gençliği Anlamak

Gençliği Anlamak

Ergenler ne çocuk ne yetişkindir. Bu iki ana dönem arasında kalan kimi zaman durgun kimi zaman sancılı süreçtir. Bu dönemin amacı çeşitli sosyal ve bilişsel görevlerin yerine getirilmesi ve bazı yeteneklerin kazanılmasıdır. Bu görevlerin en önemlisi ergenin kendi kimliğini kazanması, bir birey olduğunu kanıtlamasıdır.

Kimlik oluşumu sırasında olumlu (kurallara uymak, okulda başarılı olmak, sanatsal faaliyetlere yönelmek, spor aktivitelerinde bulunmak gibi) veya olumsuz ( madde kullanımı, kurallara uymamak, suça yönelmek, okulda başarısızlık vb.) girişimlerde bulunurlar. Ergen; çocuk değildir ama çocukça davranır, yetişkin değildir ama yetişkinliğe öykünür. Bu gelgiti bol dönemde ergen kendini ispat etmek, yetişkinliğini onaylatmak adına suç içeren davranışlara yönelebilir. Bu dönemi yaşayan Melisa Ay’a akran rehberliği ödevi verdik. Dün bir akranın kaleme aldığı aşağıdaki yazıyı getirdi.

“Hani olur ya, hayatla burun buruna gelirsin bazen. Bunalırsın sıkılırsın her şeyden. Çok şeyler yaşamışsındır. Bütün dünya üstüne geliyormuş gibi… Dünyan alt üst olur. Hiç bir şeyden zevk almamaya başlarsın. Sıkılırsın ölmek istersin. Haplar filan. Her defasında ölmeye çalışırsın ama ölmeyi bile beceremezsin. Kendinden nefret edersin. Hiç kimse seni sevmiyormuş gibi gelir üzülürsün. Belalar peşini bırakmaz. Nereye gitsen belalar oradadır. Yorulursun herkesle uğraşmaktan bıkarsın. “Yeter artık mutlu olacağım ben de ne olursa olsun yılmayacağım” dersin ve kendi kendine söz verirsin. Dört-beş gün tutarsın sözünü ama sonra yine bir şey olur ve sen yine alt üst olursun. Bırakırsın artık kendini. Okulda evde dışarıda gülersin. Ama akşam olduğunda herkes uyuduğunda başlarsın ağlamaya. Her şeyi içine atarsın da kendini atacak yer bulamazsın. Sabaha kadar ağlarsın hiç durmadan ve gözlerin şişer en sonunda. Okulda filan soranlar olur “Ağladın mı?” diye “yoo” deyip geçiştirirsin. Hep böyle olur kendi kendine konuşmaya başlarsın. Düşünürsün “Acaba deliriyor muyum?” diye. Ne kadar ayakta durmaya çalışsan da olmaz yapamazsın. Üzülürsün çok üzülürsün… Yıpranırsın kalbin sıkışır nefes alamazsın. İşte o zaman tek ihtiyacın olan şey müzik ve ilgi olur. Müziği bulursun ama ilgiyi bulamazsın. Hiç iyi değilsindir. Hayatının sadece büyüdükçe zorlaşır. Yani hayatın zorluğunu büyüdükçe anlarsın. Uzun zaman geçer. Aynanın karşısında kendine bakarsın. Kendini boş şeyler için ne kadar yıprattığını ve üzüldüğünü fark edersin. Pişman olursun. Saçma gelir tüm yaptıkların. Daha sonra değişmeye çalışırsın. İlk önce sevdiğin müzik türünü değiştirirsin. Sonra kendine yeni yeni hobiler bulursun. Spora başlarsın örneğin. Bunları gerçekten yaparsın. Sonra bir bakarsın bambaşka biri olup çıkışsın. Artık kafaya bir şey takmayan, umursamayan, kolay kolay ağlamayan biri olursun. Kendin bile şaşırırsın. İşte o zaman hayatta hiçbir şey için geç olmadığını ve hiçbir şey üzülmeye değmeyeceğini fark edersin.”

Ergenlik dönemindeki bireyler;  arkadaşlarına çok önem verirler,  anne-baba ile kavga ederler, çelişkileri vardır, sabırsızdırlar,  özgürlüklerine son derece düşkündürler ve kendisine hiç zarar gelmeyecek sanırlar. Kabul görmek ve onaylanmak isterler.

Ergenlik dönemindeki çocuklarımızı anlamaya çalışmak, uzlaşma çabası içinde olmak, şiddetten kaçınmak ve iyi bir dinleyici olmak sayılamayacak kadar fayda sağlayabilir.

Sadece kayıtlı kullanıcılar yorum yazabilir.

Oturum Aç | Kayıt Ol